kıbrıs ingiltere londra lefkoşa
DOLAR
32,5004
EURO
34,6901
STERLIN
40,1714
BITCOIN
$64.171
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
LONDRA
Parçalı az bulutlu
11°C
LONDRA
11°C
Parçalı az bulutlu
Pazar Parçalı bulutlu
10°C
Pazartesi Hafif yağmur
="http://www.w3.org/2000/svg" viewBox="0 0 300 300" enable-background="new 0 0 300 300">
9°C
Salı Parçalı az bulutlu
="http://www.w3.org/2000/svg" viewBox="0 0 300 300" enable-background="new 0 0 300 300">
9°C
Çarşamba hafif yağmur
="http://www.w3.org/2000/svg" viewBox="0 0 300 300" enable-background="new 0 0 300 300">
12°C

Magna Carta 800 yaşında

17.06.2015
0
A+
A-

Kralların mutlak iktidarına sınırlama getiren ilk belge olarak kabul edilen Magna Carta (Büyük Sözleşme) 15 Haziran 1215’te imzalanmıştı. Magna Carta, parlamenter demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan haklarının temelini atan belge olarak kabul edilir.

Kralların mutlak iktidarına sınırlama getiren ilk belge olarak kabul edilen Magna Carta (Büyük Sözleşme) 15 Haziran 1215’te imzalanmıştı. Kral John,  Magna Carta’yı kendi istediği için değil, baronların tehdidi altında kabul etmişti. Magna Carta’da yer alan fikirlerin o dönemde bilinen ve uygulanan fikirler olduğunu not etmekte yarar var. Buna rağmen Magna Carta, parlamenter demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan haklarının temelini atan belge olarak kabul edilir. Bu nedenle 800. yıldönümü Kraliçe’nin de katılımıyla törenlerle kutlandı.

Kral John, Magna Carta’yı hiç yayınlamamış, Papa 3. Innocent, imzalanmasından kısa süre sonra, tehdit altında kabul edildiği gerekçesi ile belgeyi geçersiz ilan etmişti. Kral John’la baronlar arasındaki savaş kısa süre sonra yeniden başlamış ve Kral bir yıl sonra ölmüştü. Belge, Kral John’un ölümünden çok sonra kanun haline geldi. Halen sadece 4 maddesi İngiltere yasaları içinde yer alır. Belgenin dört kopyası günümüze ulaştı.

İngiltere’de parlamenter demokrasinin gelişmesi 1215’ten çok sonra, sosyal bir sınıf olarak burjuvazinin doğup güçlenmesi ve 1688 Devrimi ile önemli miktarda siyasal güç elde etmesi ile başlar. Parlamenter demokrasinin halka yayılması ise 1880’lerde yapılan parlamento reformları ile olur. Toplumun yarısını oluşturan kadınlara oy hakkı Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra verilir. Kısacası, İngiltere’de parlamenter demokrasiye geçiş burjuva devrimleri döneminde başlamış ve 20. yüzyılda tamamlanmıştır. Magna Carta’da parlamento veya demokrasi kelimeleri yoktur. Ama demokratik sürecin başlangıç belgesi olarak kabul edilir. En azından efsane, hikaye bu yöndedir. Hikayeleri küçümsememek gerekir. İnsanlar hikayelere, efsanelere inandığı zaman o fikirler maddi güç haline gelir.

Günümüzde anladığımız şekliyle Magna Carta hikayesini 17. yüzyılda  ünlü İngiliz yargıç Edward Coke yaratmıştı. 17. yüzyılda artık İngiliz burjuvazisi Kral ve aristokrasi karşısında güçlenmiş, güce ortak olmak istiyordu. Yargıç Edward Coke, bu çabalarda Magna Carta’yı kullandı, onu İngiltere anayasasının temel belgesi haline getirdi. Magna Carta’nın 39. maddesi şöyle: “Özgür bir kişi kendi zümresinin [eşitlerinin] yasal hükmü olmadan veya ülkenin ilgili yasalarına göre muhakeme edilmeden tutuklanamaz ya da hapse atılamaz; o kişinin malına el konulamaz; o kişi yasal haklarından yoksun bırakılamaz; sürgün edilemez ya da başka bir şekilde kötü muameleye maruz bırakılamaz, zarara uğratılamaz; [kral olarak]  biz ona karşı bir kovuşturma başlatmayacağız ya da kovuşturma açması için başkalarını görevlendirmeyeceğiz.” 40. madde de önemli: “Hak ve adaleti hiç kimseye satmayacağız, hiç kimseyi bundan mahrum etmeyeceğiz ya da hak ve adaleti geciktirmeyeceğiz.”

Mutlakiyete karşı mücadelede bu fikirler önemli rol oynadı. Amerika kıtasına göç eden İngiliz koloniciler bu fikirlere sahip çıktılar. 1775’te İngiltere Kralı 3. George’a karşı savaşmaya başladıkları zaman Magna Carta’yı yücelttiler. Bu nedenle Amerikalıların Magna Carta’ya İngilizlerden fazla sahip çıktığı söylenir. Amerikan anayasası ve hukukunun temelinde Magna Carta’nın önemli yer tuttuğunu söyleyebiliriz. 1789 Fransız Devrimi ile Avrupa’da mutlak monarşilerin sona ermesi süreci büyük ivme kazanır. Kısacası Magna Carta efsanesi feodalizme karşı mücadelede burjuvazinin önemli bir ideolojik silahı haline geldi. Liberal demokrasinin doğuşuna katkıda bulundu.

Bu hikayeyi anlatırken Batı toplumları ile Doğu toplumları karşılaştırması yapmamak mümkün değil. Batı’nın 16. yüzyıldan itibaren yükselmeye başlaması, Sanayi Devrimi ile güçlenerek dünyaya hakim olması yukarıdaki hikaye ile bağlantılıdır. 16. yüzyılda Osmanlı, İran, Hindistan, Çin İmparatorlukları Avrupa’dan güçlüydü. Nasıl oldu da 1500 ile 1800 arasında Avrupa Doğu’yu geride bırakarak her alanda güçlendi, her yönüyle gelişmiş, modern toplumları oluşturdu? Bu konuda çok geniş bir literatür var. Merak edenler okuyabilir. Politik parçalanmışlık, kralların görece zayıflığı ve Magna Carta’nın öngördüğü gibi iktidarı feodal beylerle paylaşmak zorunda olmaları bu konuda önemli rol oynadı. Doğu’da hükümdarlar 20. yüzyılın başlarına kadar mutlak güce sahipti. Gücü kimse ile paylaşmıyorlardı. Bu bölgelerde hala mutlak güç özlemi yok mu? Avrupa’nın “güçsüzlüğü”, yani iktidarın tek elde yoğunlaşmaması giderek gücü haline geldi. Doğu toplumlarının merkeziyetçilikten kaynaklanan gücü ise giderek güçsüzlüğüne yol açtı. Avrupa’da merkezi iktidarın zayıflığı, şehirlerde burjuvazinin güçlenmesi ve iktidarı ele geçirmesi ile sonuçlandı. Din savaşları farklı inanç ve fikirlere hoşgörü uzlaşısını doğurdu. Bunların yarattığı dinamizm Avrupa’yı Sanayi Devrimi’ne ve dünyayı ele geçirmeye taşıdı. 800. yıldönümünde Magna Carta’yı bir de bu yönden düşünmekte yarar var. Demokrasi, çoğulculuk, hukukun üstünlüğü, insan hakları, basın özgürlüğü zayıflık değil, güç ve yaratıcılık kaynağıdır. Rusya, Çin gibi otoriter ülkeler zaman içinde bunu anlayacaklar.

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.