kıbrıs ingiltere londra lefkoşa
DOLAR
32,4752
EURO
34,7669
STERLIN
40,5796
BITCOIN
$63.916
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
LONDRA
Parçalı bulutlu
14°C
LONDRA
14°C
Parçalı bulutlu
Cumartesi Orta şiddetli yağmur
11°C
Pazar Hafif yağmur
="http://www.w3.org/2000/svg" viewBox="0 0 300 300" enable-background="new 0 0 300 300">
15°C
Pazartesi Hafif yağmur
="http://www.w3.org/2000/svg" viewBox="0 0 300 300" enable-background="new 0 0 300 300">
16°C
Salı az bulutlu
="http://www.w3.org/2000/svg" viewBox="0 0 300 300" enable-background="new 0 0 300 300">
19°C

“Anıları denizin üstünde yürütmek” – bir Sümer Erek sergisi

Yine bir parçalı bulutlu, yazın bizim bildiğimiz yaz hissiyle bağdaşmadığı bir yaz gününde, en azından yolumun sonunda beni heyecanlandıracak bir serginin yolunu tutmuştum.

“Anıları denizin üstünde yürütmek” – bir Sümer Erek sergisi
02.07.2016
0
A+
A-

Değerlendirme yazısı: Onur Uz

Yine bir parçalı bulutlu, yazın bizim bildiğimiz yaz hissiyle bağdaşmadığı bir yaz gününde, en azından yolumun sonunda beni heyecanlandıracak bir serginin yolunu tutmuştum. Sümer Erek’in kısa süreliğine Dalston’da bir evde sergilediği “Broken Tide” yani “Kırık Gelgit” sergisi, duyguların ve gerçekliğin cesur bir yansımasıydı sanki.

İlk içeri girdiğimde, “Kırık Gelgit” ismi dikkatimi çekti. Neyin bir metaforu olabilir ve neden diye düşünmeye başladım. Erek’in sanatsal anlayışının da desteklediği biçimde, mesajı Erek’e sormaktan ziyade kendim bulmaya çalıştım. Benim fikrimce, kırık gelgit’i kırık yapan, taşıdıkları anılar ve onca insanın hiç anlatılmamış hikâyeleriydi. Kendilerini yolculuğa adamış insanların, bir anlamda yakarışı olmuştu o denizler ve gelgitler.

DSC_1626

Sümer Erek

Erek’in sanatının en dâhiyane tarafı, kaos ve sadeliği aynı çatı altında h iç göze çarptırmadan kullanabilmesi. Dinamikliğin ve eylemin hiç eksik olmadığı eserlerde, ben de kendimi kendime sormaktan alıkoyamadım “Ben bu koca denizin üstünde ne redeyim” diye sormadan edemedim. İngiltere’de yeni bir yaşam ve gelecek için gelen mülteci çocukların hikâyelerine yer verdiği sergisinde, özellikle üç fotoğrafın özgün bir biçimde yeniden ışıklı kutularda şekillendirildiği ve ışıklandırıldığı oda benim en çok dikkatimi çeken kısım oldu. Erek, fotoğraflarla ilgili olan açıklamasında “Çocukların hepsiyle bire bir görüştüm ve onlara terkettikleri  yurtlarını, bu ülkede ne beklediklerini ve ev kavramını nasıl nitelendirdiklerini sordum” dedi. Fotoğraflara baktığınızda, sanki alevlerin hâkim olduğu renkler ve ışıkların ardından ince bir tülün çocuklarla aranıza girdiği bir manzara ile karşılaşıyorsunuz. Eserlerin üzerinde de, çocukların el yazısıyla bir nevi “hayalleri” yer alıyor. Anahtar kelimeler arasında aşk, aile ve arkadaşlık öne çıkıyor. Beni derinden etkileyen serginin bu kısmı, beni yine sorgulamaktan ayıramıyor ve soruyorum “Ev demek, belki de bu üç anahtar kelimenin aynı anda olabildiği yer. Aşk, aile ve arkadaşlık; ne daha fazla, ne daha az”.

Evin üst katına çıktığımızda iki farklı odada yine iki farklı hikâye yer alıyor. Küçük bir yatağın sergilendiği odada, bir şeylerin “ters” olduğunu algılıyorsunuz. Bir bakıyorsunuz ki yatağın yorganı, sanki yatağın altına saklanmış bir kişinin koruyucusuymuş gibi yatağın üstünde değil, altında. Eserin orijinal fotoğraflarında da yatağın altında bir insan figürünün olduğu eser, korkularımızın ve endişelerimizin yuvası olan o küçük sığınağı hatırlatıyor; her gece başımızı koyduğumuz. Kim bilir tüm o yolcular için ne zorlu olmuştur diye düşünüyor insan, denize anıları fısıldamak.

DSC_1614

Dalgalar ve “dünyanın” ön plana çıktığı bir başka odada da, dalgayı andıran yorgan üstünde bir can yeleği yerde duruyor. Dalgaların üzerine, can yeleğini simgeleyen tutuncu kumaşın boşluğuna baktığımda küçük bir ayna görüyorum. “Bu nedir” diye sorduğumda, Erek “dalgaların üstünde kendini görebiliyor musun?” diyor, bakıyorum, lakin gördüğüm yansımanın bana ait olup olmadığını kavrayamıyorum.

Ardından bana kısaca sergiyi gerçekleştirdiği evin hikâyesini anlatırken adeta Karma’nın gerçekliğine inanıyorum. Meğerse, serginin gerçekleştirildiği ev, bir zamanlar Erek’i iki kapı ötesindeki atölyesinin inşatını yaparken Erek’e sorunlar çıkaran bir kişinin eviymiş. Evini satmış giderken yarattığı sorunların tamamen ırkçı bir hareket olduğunu söyleyen Erek, zamanında buna çok da üzüldüğünü belirtiyor. “Ancak bakın şu an hangi evde serginiz sergileniyor” diyorum gülerek, “Hayatın güzel bir espri anlayışı var” diyor.

Broken Tide, 2 Temmuz Cumartesi günü  kadar 78a Mildmay N1 4NG, Dalston adresinde 16.00’dan 21.00’a kadar devam edecek.

Yorumlar

  1. Ayshe Gul says:

    Çok guzel bir yorum….çok deyerli bir sanatcımız için. Sumer her zaman hepimizi duşunmeye yiter… Ona minettarız