kıbrıs ingiltere londra lefkoşa
DOLAR
32,5488
EURO
34,9371
STERLIN
40,7227
BITCOIN
$64.310
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
LONDRA
Parçalı bulutlu
10°C
LONDRA
10°C
Parçalı bulutlu
Cumartesi Orta şiddetli yağmur
12°C
Pazar Açık
="http://www.w3.org/2000/svg" viewBox="0 0 300 300" enable-background="new 0 0 300 300">
15°C
Pazartesi Kapalı
="http://www.w3.org/2000/svg" viewBox="0 0 300 300" enable-background="new 0 0 300 300">
17°C
Salı hafif yağmur
="http://www.w3.org/2000/svg" viewBox="0 0 300 300" enable-background="new 0 0 300 300">
19°C

Kıbrıs- Güney Afrika

19.04.2014
0
A+
A-

Müzakereciler Kudret Özersay ve Andreas Mavroyannis, önümüzdeki günlerde Güney Afrika’ya gidecekler. Ziyaretin amacı Güney Afrika’da ırkçı beyaz rejimden çoğunluk yönetimine geçiş süreci müzakerelerinin deneyiminden

Müzakereciler Kudret Özersay ve Andreas Mavroyannis, önümüzdeki günlerde Güney Afrika’ya gidecekler. Ziyaretin amacı Güney Afrika’da ırkçı beyaz rejimden çoğunluk yönetimine geçiş süreci müzakerelerinin deneyiminden, müzakere tekniklerinden yararlanmak olarak açıklandı. Ziyaret Kıbrıs’taki UNDP-ACT tarafından düzenleniyormuş. Giderler ise USAID, yani Amerikan hükümeti tarafından karşılanıyor. Amerikalılar (ve Avrupalılar) son 10-12 yıl içinde “Kıbrıs sorununa çözüm bulma” adına çok para harcadılar. Üstelik bu paraların çoğu sonuç getirmeyecek, işe yaramayacak konulara harcandı. Şimdi yine böyle bir “proje” ürettiler. Güney Afrikalıların “deneyimlerini” bize öğretecekler. “Ne alaka?” diye sormaya gerek yok. Çünkü Kıbrıs sorunu ile Güney Afrika’da çözümlenen sorun arasında alaka olmadığını herkes biliyor.

Bizimle alakası olmayan bir sorunun “müzakere tekniklerini öğrenme” konusunda önce çuvaldızı kendimize batırmalıyız. Yabancıların böylesi “öneriler” yapmasına kapıyı açan, sorunlarımızı yabancıların yarattığına ve çözümü de yabancıların sağlayabileceğine inanan bizleriz. “Amerikalılar isterse bir günde çözer” türü cümleleri hem Kıbrıslı Türkler, hem de Kıbrıslı Rumlardan işitmek mümkün. Bu durumda bize böylesi “öneriler” yapmalarına kızmamalıyız. Nazım Hikmet’in dediği gibi “Kabahatin çoğu senin, canım kardeşim.”  Amerikalılar bize “Güney Afrika’ya gidip deneyimlerini öğrenin, parası bizden” dediklerinde kabul etme dışında bir seçeneğimiz yok. Kendi sorunlarımıza kendimiz çözüm üretmeyi öğrenmedikçe böylesi “tuhaflıklarla” karşılaşmaya devam edeceğiz.

Benzer şeyleri karşılaştırmak en temel kuraldır. Bu temelde elmalarla armutları karşılaştıramayacağımızı söyleriz. Kıbrıs sorunu elma ise Güney Afrika’daki sorun armuttu. Yani karşılaştırılamazlar. Bundan da önemlisi, Güney Afrika’da ırkçı rejimin yıkılması kaçınılmazdı. Soğuk Savaş’ın sona ermesi, ırkçı rejimin dayanaklarını ortadan kaldırmıştı. Rejim yolun sonuna gelmişti. Soğuk Savaş’ın sona erdiği 1989’da iktidara gelen Güney Afrika Cumhurbaşkanı Frederik de Klerk, bu gerçeği görmüş, uzlaşarak ırkçı rejimi sona erdirmenin beyaz azınlık için daha iyi olacağı sonucuna varmıştı. Stratejik olarak kaybettiğini gören ırkçı rejim taktiksel esneklikle koruyabileceklerini koruma politikası uygulamıştı. Bu temelde Nelson Mandela serbest bırakılmış ve 1994’e barışçı geçiş sağlanmıştı. Müzakerelerin başında De Klerk kaybettiğini, Mandela da kazandığını biliyordu. İki liderin ve müzakerecilerin büyük katkısı süreci barışçı yollardan tamamlamalarıydı.

Kıbrıs sorunu için yukarıda aktarılanlar geçerli değil. Soğuk Savaş’ın sona ermesi bir çok parametreyi değiştirdi ama Kıbrıs açısından Güney Afrika’daki gibi bir durum oluşturmadı. Soğuk Savaş’ın sona ermesinden 25 yıl sonra Kıbrıs sorunu yerli yerinde duruyor. Taraflardan hiç biri De Klerk’in konumunda değil. İsterlerse daha uzun süre bekleyebilirler. Demek ki, iki sorunun içerik olarak birbirlerinden tamamen farklı olmalarına ek olarak uluslararası sistemin sorunu etkilemesi çok farklıdır. Güney Afrika’da uluslararası sistemdeki değişiklik belirleyici olmuştu. Kıbrıs’ta böyle bir şey sözkonusu değil.

Kıbrıs sorunu bir etnik anlaşmazlıktır. Aralarında etnik kimlik, dil, din farkı olan iki grubun adada güç paylaşımını sağlayacak iki bölgeli, iki toplumlu, federal bir sistem oluşturmalarının amaçlandığı bir sorundur. Dünyanın çeşitli bölgelerinde Kıbrıs sorununa benzeyen başka etnik sorunlar var. Ama, Güney Afrika bunlar arasında değil. Orada sorunun nedenleri ve bulunan çözüm çok farklıydı. Zaten hiç kimse arada bir benzerlik olduğunu savunmuyor.

Elbette davet alan müzakerecilerin “Biz gelmeyiz” deme lüksü yoktu. Güney Afrika ziyaretleri sırasında Frederik de Klerk’le görüşeceklermiş. Keşke Nelson Mandela hayatta olsa ve onunla da görüşselerdi. Mandela’nın 18 yıl hapis yattığı Robben Adası’nı ziyaret edeceklermiş. Güney Afrika deneyimlerini aktaracak esas kişi ise Roelof Petrus Meyer olacak. Meyer, De Klerk’in müzakerecisiydi. Irkçı rejimin yıkılmasından sonra Mandela onu bakan atamıştı. Meyer’in Kıbrıs sorunu ile bağlantısı Malta’da yapılan bir etkinlikten kaynaklanıyor. Malta’daki toplantıda Kıbrıslı Rumlara ve Türklere Güney Afrika, Bosna, Kuzey İrlanda deneyimleri aktarılmıştı. Güney Afrikalılar, “deneyimlerini” bir tür yumuşak güç kaynağı olarak kullanıyorlar ve uluslararası ilişkilerini geliştiriyorlar. Norveç de bunu yapıyor. Bu “deneyimler” bir tür prestij kaynağı. Yararı olup olmadığı ayrı mesele.

Şöyle veya böyle, Güney Afrika ziyareti gerçekleşecek. Kolay gelsin. Kıbrıs sorununu en iyi bilen biziz. Çözümü yaşayacak olan da bizleriz. Bizim bulacağımız çözüm başkalarına benzemeyecek. 1968 yılından beri devam eden müzakerelerde müzakere teknikleri konusunda yeterli bilgi ve tecrübemiz var. Mesele, adada yaşayan iki taraf olarak bizim çözüm bulmayı başarıp başaramayacağımızdır.

 

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.