kıbrıs ingiltere londra lefkoşa
DOLAR
32,3744
EURO
34,9769
STERLIN
40,9639
BITCOIN
$69.736
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
LONDRA
Hafif yağmur
13°C
LONDRA
13°C
Hafif yağmur
Cumartesi Kapalı
12°C
Pazar Orta şiddetli yağmur
="http://www.w3.org/2000/svg" viewBox="0 0 300 300" enable-background="new 0 0 300 300">
10°C
Pazartesi Hafif yağmur
="http://www.w3.org/2000/svg" viewBox="0 0 300 300" enable-background="new 0 0 300 300">
9°C
Salı orta şiddetli yağmur
="http://www.w3.org/2000/svg" viewBox="0 0 300 300" enable-background="new 0 0 300 300">
14°C

Filistin trajedisi

12.07.2014
0
A+
A-

Bu satırları yazarken kalbimiz Gazze’de öldürülen çocuklar, kadınlar, siviller için sızlıyor. İsrail saldırılarında ölenlerin sayısı hızla artıyor. Başbakan Netanyahu, saldırıları kısa sürede durdurma niyetinde olmadığını tekrarlıyor.

Bu satırları yazarken kalbimiz Gazze’de öldürülen çocuklar, kadınlar, siviller için sızlıyor. İsrail saldırılarında ölenlerin sayısı hızla artıyor. Başbakan Netanyahu, saldırıları kısa sürede durdurma niyetinde olmadığını tekrarlıyor. “Uluslararası baskıları dinlemeyiz” diyor. Zaten ortada ciddi bir uluslararası baskı yok. Dünya Gazze trajedisini izlemekle yetiniyor. İsrail istediğini yapmakta serbest. Saldırıya ne zaman son vereceğine kendisi karar verecek. Hedeflerine ulaştığı zaman saldırı duracak. Bu operasyonun askeri, siyasi, diplomatik, ilan edilmiş, ilan edilmemiş hedefleri var. Sonuçta kazanan İsrail ve Netanyahu olacak. Geçmişte de hep böyle olmuştu.

Sivil insanların ölümü karşısında öfke duyarak bu öfkeyi ifade etmek doğaldır. Cansız çocuk bedenleri karşısında kim duygusuz kalabilir? Ancak konuya sadece duygularımızla yaklaşmak yeterli olmaz. Aklımızla da yaklaşmamız, konuyu tarihi gelişim perspektifi içinde düşünmemiz, acı da olsa bazı gerçeklere parmak basmamız gerek. “İsrail Filistinlileri öldürüyor, dünya ses çıkarmıyor” diye şikayet etmekle bir yere varılamaz. Hem Filistinlilerin, hem de Filistin halkının acılarına önem verenlerin ciddi bazı analizlere ihtiyacı var. Duygusallık Filistinlilere bir yarar getirmez. “Dost acı söyler” atasözünden hareketle bazı noktalara parmak basmak gerek.

Ortadoğu ve Filistin-İsrail anlaşmazlığı tarihini objektif olarak anlamaya çalışanların ilk gözüne çarpacak şey Filistinli yöneticilerin ve Arap ülkeleri yöneticilerinin yaptığı ciddi hesap hatalarıdır. İsrail yöneticileri bu hataları kendi lehlerine kullanmayı çok iyi becerdiler ve beceriyorlar. Ulusal kurtuluş mücadelelerinde liderliğin yetenekleri, yerel ve uluslararası faktörleri doğru okuma başarısı, güçler dengesini iyi hesaplama ve mücadeleyi bu gerçekler temelinde yürütme becerisi son derece önemlidir. Başarılı ulusal kurtuluş mücadelelerinin arkasında başarılı liderler vardır. Maalesef Filistin halkının mücadelesi için bunu söylemek mümkün değil. Arap ülkeleri ise Filistin meselesine hep kendi devlet çıkarları penceresinden bakmıştır. Şimdi de durum böyledir. Batı dünyası ve özellikle ABD İsrail’in sadık müttefikleri olmuştur. Arap ülkeleri ise Filistinliler lehinde çok konuşmuş ama pratikte yaptıkları ya yetersiz, ya da Filistinlilerin aleyhine olmuştur. Demek ki, ulusal kurtuluş mücadelesinde gerçekten güvenilecek müttefik veya müttefiklere sahip olmak çok önemlidir. Filistinli yöneticilerin yaptığı hatalar ve Arap ülkelerinin her zaman kendi çıkarlarını ön planda tutmaları Filistinlileri tutarlı müttefikten yoksun bırakmıştır. Sonuç ortada.

Bu kısa yazıda Birinci Dünya Savaşı’nın sonunda Filistin topraklarının Osmanlı’dan İngiliz idaresine geçmesi ve Yahudilerin Filistin’e göçünün yoğunlaşması ile başlayan kavganın tarihine girmemiz mümkün değil. Bu konuda çok iyi tarih kitapları var. Şunu söyleyebiliriz. Şimdiki durumun oluşması kaçınılmaz değildi. Şimdiki durum (İsrail’in 1948 sınırlarının ötesine genişlemesi, Filistinlilere ayrılan tüm toprakları işgal etmesi, geri çekildiği Gazze’yi abluka altında tutması, yerleşim birimlerini devamlı genişletmesi) İsraillilerle Filistinlilerin karşılıklı olarak verdikleri kararlarının, Arap ülkelerinin kararlarının ve uluslararası aktörlerin rollerinin bir sonucudur. Örneğin, İkinci Dünya Savaşı’nda Filistinli lider Emin El-Hüseyni’nin Hitler’e destek vermesi Filistin davasına yardımcı olmamıştı. Filistinliler BM’nin 1947 Filistin’i taksim planını kabul etselerdi, o zamandan beri devlet sahibi olacaklardı. İsrail, küçük bir devlet olacaktı. Araplar savaşı tercih ettiler ve kaybettiler. O gün, bu gündür kaybediyorlar. Saddam Hüseyin 1990’da Kuveyt’i işgal ettiği zaman Yaser Arafat ve Filistinliler Saddam Hüseyin’i desteklemişti. O zaman doğan çocukların çoğuna Saddam Hüseyin ismi verilmişti. O kararın faturasını çok ağır ödediler. Filistin liderliği uzun süre silahlı mücadele ile sonuç alacağına inandı. Halbuki, 1978’de Mısır’ın Camp David Anlaşması’nı imzalaması ve İsrail’i tanıması ile İsrail’i savaşla yenme defteri kapanmıştı. Filistin liderliği bunu anlayamadı. 1991’e kadar (Madrid Konferansı ve 1993 Oslo süreci) zaman kaybetti. Savaş İsrail’in tercih ettiği yöntemdir. Çünkü bu alanda mutlak üstünlüğü var. Hamas’ın İsrail’e birkaç roket atması hala Filistinlileri sevince boğuyor. Çaresiz insanların bu tepkisi belki anlaşılır ama Hamas liderlerinin politikalarının faturasını siviller ödüyor. İsrail savaş makinesi karşısında Hamas bir şey yapamaz. Olsa olsa İsrail’e füze savunma sistemini deneme fırsatı sunar. Bunu görmek zor mu?

Üç İsrailli gencin kaçırılarak öldürülmesi, buna misilleme olarak bir Filistinli gencin kaçırılarak öldürülmesinin tetiklediği olaylar zincirinde gelinen nokta trajedi. İsrail’i eleştirelim. Ama, Filistinlilerin ve Arapların iğneyi kendilerine batırma, özeleştiri yapma zamanı çoktan gelmiştir. Arap ülkelerinin 1967 yenilgisi üzerine Sadık El-Azm “Yenilgiden sonra özeleştiri 1967” başlıklı çok önemli bir kitap yazmıştı. Arapların bu kitabı yeniden okumaları ve buna benzer yeni kitaplar yazmaları gerek. Hep başkalarını suçlayarak bir yere varamazlar.

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.